7 Aralık 2011 Çarşamba

Biz neyden korkuyorduk?

Yakın geçmişimize baktığımızda insanlık yeni bir korkuyla sallanıyor. Robotlar ve makineler bunların başında. Bir diğer durum tabi ki işin özünde bilgisayarlaşmak! Hatta durumu baya ciddi ele alan bazı bilimciler Evrenin dev bir bilgisayar olduğunu savunuyorlar. Bu ayın Bilim ve Teknik dergisi bu konuyla ilgili güzel bir yayın yapmış tavsiye ederim.
Böyle bir konudan bahsedip Matrix filminden bahsetmemek kanımca yanlış olur .)
Şöyle bir filme dönüp ne oluyordu bakalım.
"Esas oğlanımız "Hacker" Thomas Anderrson yani bildiğimiz adıyla Neo allak bullak bir halde yaşamını sürdürüyor. Bilgisayarının başında uyurken "wake up Neo" mesajı geliyor. Mesajın uyan olması da hoş olmuş tabi .) herneyse. Morphues adında bir siyahi abi Neo'ya aklındaki soruları cevaplama vaadinde bulunuyor. Seçimini yapan Neo yaşadığı dünyanın bir program olduğunu öğreniyor. Gelelim seçim kısmına. Morpheus iki seçenek sunuyor Neo'ya. İlki bu yaşadığı dönemi unutturup "normal" hayatına dönmesini sağlıyacak olan mavi hap diğeri ise gerçek dünyaya merhaba diyeceği kırmızı hap. Şimdi sağdaki resme biraz odaklanalım. Çözünürlük çok iyi değil o yüzden yardım ediyim. sol gözünde mavi hap sağ güzünde ise kırmızı hap gözüküyor.
        Peki nedir bu gözlerin olayı.Sol gözümüzün kontrolü beynimizin sağ lobuna , diğer gözde sol loba bağlı. Beynimizin sol lobu bildiğimiz bilgisayar gibi işliyor. Verileri alıyor kaydediyor. Evrensel bir doğruluk ya da yanlışlık söz konusu olmasa bile onu düzeltmiyor, bir harddisk gibi kaydediyor daha doğrusu öncelikle Ram gibi çalışan Yakın geçmiş Belleğine gidiyor ordan da esas belleğe. Bu konuyu birazdan başka bir filmden beslenerek tekrar açıcaz kaldığımız yere dönelim şimdi. Bu kayıtlı bilgiler yeri gelince ağzımızdan dökülüveriyor tabi .) Beynimizin sol lobu ise muhakemenin, yaratıcılığın , duyguların merkezi. Bu iki parça da birbiriyle işbirliğinde biri diğerinin işini zorlaştırabilir, ya da kolaylaştırabilir, ama emin olabiliriz ki birisi bile olmadan olmaz :) herneyse az üstteki resme tekrar bakalım sol gözde mavi hap vardı. Yani yaratıcılığın olduğu bölüme tekabül ediyor bu. Neo'nun beynindeki kabuller çerçevsindeki gerçek dünyaya dönmesi demek oluyor bu. Öyle bir dünya da yaşamak beyindeki veriler çerçevesindeki dünya gerçekliği. Sağ gözünde ise kırmızı hap var. Bu da demek oluyor ki. Zihnindeki kabul edilmiş şeylerden kurtul gerçeği gör ve kısıtladığın duvarlar kurduğun daha doğrusu kurdurulmuş olan dünyanın halini gör. Bu değişim ileride baya etkili olucakda. Neo'muz tercihini yapıyor ve gerçeklerle yüzleşiyor.Veriler yıkılıyor yenileri işleniyor. Sağ loba temiz engelsiz bir alan açılıyor sonrası ise malum.

    Biz bilgisayarlaşıyor muyuz sorusunun kısmen cevabı oluyor sanki bu. Veriler dahilinde türlü engellerle yaratıcılığımız , sezilerimiz kısıtlanıyor. yaratıcılık azalıyor veriler ve ezberlerle çalışıyoruz. Neo temiz kafayla o dünya saydığı fizik kurallarını bildiği programda harikalar yaratıyor elbette, "veriler değişti yaratıcılığın önü açıldı :)". Kaşık olayı olarak anlatıcağım olayda bunlardan biri. Neo'ya bu şirin çocuk "Kaşığı bükmeyi düşünme , o kaşık zaten yok diyor". Yine aynı filmde Kırmızılı kadın vardır hatırlamayanınız yoktur onu hemen ona da bir bakalım yeri gelmişken.

Morpheus Neo'ya Dünyayı anlatıyor. şu repliklerle; “Matrix bir sistemdir Neo. O sistem bizim düşmanımızdır. İçerideyken etrafına bak, ne görüyorsun? İşadamları? Öğretmenler? Avukatlar? Marangozlar?( Kim bu marangoz acaba İsa mı? :) ) Kurtarmaya çalıştığımız insanların zihinleri. Ama biz onları kurtarıncaya kadar, onlar sistemin bir parçası ve bu onları bizim düşmanımız yapıyor. Anlaman gerekiyor, bu insanların çoğu henüz hazır değil, fişleri çekilemez. Ve onların pek çoğu fazlasıyla alışmış durumda, umutsuzca sisteme bel bağlamış durumdalar, öyle ki onu korumak için savaşacaklardır.” 
“Beni dinliyor muydun Neo? Yoksa kırmızılı kadına mı bakıyordun?” (Videoyuda barındıran üstteki farklı kısım alıntıdır!) Gelelim Videoya şimdi Neo olayları anlamaya çalışırken Kırmızı kıyafetli son derece seksi bir hatun kişi görülüyor. Neoda dikkat falan kalmıyor herkesin yapıcağı gibi kadına odaklanıyor. Bur durum özellikle de Hollywood'un çok iyi becerdiği sex temasını iyi özetliyor. Erken ergenliğe zorlanan insanlar, subliminal mesajlarla sekse gizli çağrılar. Düşünme, seviş durumu :) Matrix'te değiliz belki ama pek çok açıdan farklı bir dünya da değiliz sanki. Tamam uyanınca uçamıycaz belki Neo gibi ama en azından yüzmeyi öğrenebiliriz belki :)

3 Aralık 2011 Cumartesi

Kelam mı?


Blogum için yaptığım kısa araştırma sırasında yaratıcı blog isimleri gözüme çarptı, kelime oyunlarıyla dolu. Yine de sade bi blog ismi almak en mantıklısı olucaktı benim için. Ne var ki, aklımdaki isimlerin hepsi alınmış. Mecburi olarak kelime oyunlarına yöneldim tabi. Sonuç olarak “E yani bunu da mı aldınız?” dedirten blog ismi denemelerim oldu. Derken şu “kelam” kelimesi çıktı. Pek de bi hoşuma gitti duyduğumda. Körü körüne de yazmak olmaz tabi. Girdim nete , ne demek bu kelam acaba. Her gün kullanırız “iki kelam edelim” falan filan. Yok ama esas anlamı o değilmiş. Yine de böyle olması bende hoş bi his uyandırdı.

Neymiş peki bu kelam; “İslam” Bilimiymiş, Kelamcılar Allah’ın varlığını delillerle ispat etmeye uğraşan insanlarmış.

İlginç geldi.

İki Kelam edelim?

Bu durum biraz düşündüğümde ironik bi hal aldı. Ben burda Kelam diyorum. Yanlış anlaşılır mı? Umarım yanlış değil ; hiç bişey anlaşılmaz.

Peki öyleyse; “burda bişeye ulaşmaya, sonuçlar çıkarmaya çalışmıyacağım ne de olsa.”

Ne varsa içimden gelen yazmayı planlıyorum, kimseye dokunmadan, atışmadan, doğrusu bu demeden.    Sadece bu yeni bir uğraş hayatıma. Değer görürse de okurlara.

Kolay gelsin.